Hayali aldehit şeklinin iskelet formülü[1]
| |
Adlandırmalar | |
---|---|
11β,21-Dihidroksi-3,20-dioksopregn-4-en-18-al | |
(1S,3aS,3bS,9aR,9bS,10S,11aR)-10-Hidroksi-1-(hidroksiasetil)-9a-metil-7-oxo-1,2,3,3a,3b,4,5,7,8,9,9a,9b,10,11-tetradekahidro-11aH-siklopenta[a]fenantren-11a-karbaldehit | |
Diğer adlar Aldocorten; Aldokortin; Elektrokortin; Reichstein X; 18-Aldokortikosteron; 18-Oksokortikosteron | |
Tanımlayıcılar | |
3D model (JSmol)
|
|
ChEBI | |
ChEMBL | |
ChemSpider | |
DrugBank | |
ECHA InfoCard | 100.000.128 |
KEGG | |
MeSH | Aldosteron |
PubChem CID
|
|
UNII | |
CompTox Bilgi Panosu (EPA)
|
|
| |
| |
Özellikler | |
Kimyasal formül | C21H28O5 |
Molekül kütlesi | 360,44 g mol−1 |
Farmakoloji | |
H02AA01 (DSÖ) | |
Aksi belirtilmediği sürece madde verileri, Standart sıcaklık ve basınç koşullarında belirtilir (25 °C [77 °F], 100 kPa).
| |
Bilgi kutusu kaynakları |
Aldosteron böbrek üstü bezlerinin kabuk katmanı Zona Glomerulosa'da üretilen, kanda sodyum ve potasyum dengesini düzenleyen bir mineralokortikoiddir (steroid hormon).[4][5]
Aldosteron sentaz enzimince kolesterolden bireşimlenir. Minaralokortikoitler sınıfının tek içsel (endojen) üyesidir. Aldosteron, böbreğin toplayıcı kanallarındaki hücrelerde bulunan mineralokortikoit alıcılarına (MR) bağlanıp bu hücrelerin iç boşluğundaki tepe zarlarının sodyum ve potasyum geçirgenliğini arttırır ve hücrelerin zarlarının alt-yanındaki Na+/K+ pompalarını etkinleştirir. Böylece ATP üretimini tetikler ve sonuçta su ve sodyumun yeniden kana, potasyumun da idrara geçmesini sağlar. Aldosteron ayrıca toplayıcı kanallardaki α-adacık hücrelerinden H+ salgılanmasını uyararak plazma bikarbonat düzeylerini ve dolayısıyla onun pH'ını düzenler.[6]
Aldosteron bireşimi kansıvısındaki (plazma) anjiyotensin II ve potasyum düzeylerinin artmasıyla uyarılır. Bunların derişimleri kansıvısındaki sodyum derişimiyle ters orantılıdır. Ayrıca kansıvısının asitleşmesi (asidoz) ile de bireşimi artar.
Böbreklerde, tükürük bezlerinde, ter bezlerinde ve kalın bağırsakta sodyum'un korunması için aldosteron gereklidir.[7] Kan basıncı'nın, plazma sodyum (Na+) ve potasyum (K+) seviyelerinin homeostatik düzenlenmesinde merkezi bir rol oynar. Bunu öncelikle nefron'un distal tübülleri ve toplama kanallarındaki mineralokortikoid reseptörlerini etkileyerek yapar.[7] Böbreğin sodyumunun yeniden emilimini ve potasyumunun atılımını (sırasıyla kanal sıvılarından ve sıvılara doğru) etkiler, dolaylı olarak su tutmayı veya kaybını, kan basıncını ve kan hacmini etkiler.[8]
Aldosteron düzensiz olduğunda kalp ve damar hastalıklarının ve böbrek hastalığının gelişmesine ve ilerlemesine neden olur.[9] Aldosteron'un kalbin salgıladığı atriyal natriüretik hormon'un tam tersi bir işlevi vardır.[8]
Aldosteron, renin-anjiyotensin-aldosteron sistemi'nin bir parçasıdır. Plazma yarılanma ömrü 20 dakikadan daha azdır.[10] Aldosteron salgılanmasına veya etkisine müdahale eden ilaçlar, lisinopril gibi antihipertansif olarak kullanılır. Bu anjiyotensin dönüştürücü enzimi (ACE) engelleyerek kan basıncını düşürür ve aldosteron salgısının azalmasına yol açar. Bu ilaçlar sodyum ve su tutulumunu azaltır ama potasyum tutulumunu arttırır. Yani idrarla sodyum ve su atılımını uyarırken potasyum atılımını da engellerler.
Steroidal spirolakton grubunun potasyum tutucu diüretiği olan spironolakton başka bir örnektir ve yukarıda açıklanan mekanizmayla diğerlerinin yanı sıra aldosteron reseptörünü etkileyerek kan basıncını düşürür.
Aldosteron ilk defa 1953'te Sylvia Tait (Simpson) ve Jim Tait tarafından Tadeus Reichstein ile birlikte izole edilmiştir.[11][12][13]