Gezegenimsi bulutsu | |
---|---|
Özellikler | |
Türü | Salma bulutsusu |
Kütle aralığı | 0,1M☉-1M☉[1] |
Boyut aralığı | ~1 ly[1] |
Yoğunluk | 100 ila 10.000 cm3 / parçacık[1] |
Dış bağlantılar | |
Ortam kategorisi | |
Q13632 | |
Ek bilgiler | |
Keşif | 1764, Charles Messier[2] |
Gezegenimsi bulutsu, yaşamının son evresinde bulunan bir kırmızı devin yaydığı parlak bir iyonize gazdan oluşan salma bulutsusu türüdür.[4]
"Gezegenimsi bulutsu" terimi, gezegenlerle ilgisiz oldukları için yanlış bir adlandırmadır. Terimin kökeni, ilkel teleskoplarla gözlem yapan astronomların bu bulutsuları yuvarlak şekillerinden dolayı gezegenlere benzetmesine dayanır. Bu terim ilk kez, İngiliz astronom William Herschel tarafından 1780'li yıllarda kullanılmış olsa da Ocak 1779 gibi daha erken bir tarihte, Fransız astronom Antoine Darquier de Pellepoix yaptığı gözlemler sonucunda Halka bulutsusunu "çok sönük ama mükemmel bir şekilde ana hatlarıyla; Jüpiter kadar büyük ve solmakta olan bir gezegene benziyor" diyerek tarif etti.[5][6][7] Günümüzde farklı bir şekilde tanımlansa da bu eski terim hala kullanılmaktadır.
Tüm gezegenimsi bulutsular, yaklaşık 1-8 güneş kütlesi büyüklüğündeki orta kütleli bir yıldızın hayatının son evresinde meydana gelir. Güneş'in yaşam döngüsünün sonunda bir gezegenimsi bulutsu oluşturması bekleniyor.[8] Yıldız evriminin oldukça uzun süren aşamaları göz önünde bulundurulduğunda gezegenimsi bulutsular, belki birkaç on bin yıl yaşayan kısa ömürlü fenomenlerdir. Kırmızı devin atmosferinin tamamı dağıldıktan sonra ortaya çıkan, sıcak ve parlak gezegenimsi bulutsu çekirdeğinden yayılan ultraviyole ışınlar, uzaya doğru saçılan maddeyi iyonlaştırır.[4] Emilen ultraviyole ışık daha sonra çekirdeğin etrafındaki gazın parlamasına sebep olur.
Gezegenimsi bulutsular, elementleri yaratıldıkları yıldızlardan yıldızlararası ortama yayarak Samanyolu'nun kimyasal evriminde muhtemelen çok önemli bir rol oynar.
1990'lardan başlayarak, Hubble Uzay Teleskobu görüntüleri, birçok gezegenimsi bulutsunun son derece karmaşık ve çeşitli morfolojilere sahip olduğunu ortaya çıkardı. Yaklaşık beşte biri kabaca küreseldir ancak çoğunluğu küresel simetrik değildir. Hangi mekanizmaların şekilde ve özellikte bu kadar büyük bir çeşitlilik yarattığı henüz tam olarak bilinmemektedir ancak çift yıldızların, yıldız rüzgarlarının ve manyetik alanların bunda bir rolü olduğu düşünülmektedir.