Minimalizm, modern sanat ve müzikte, kökeni 1960'lara giden, sadelik ve nesnelliği ön plana çıkaran bir akımdır. ABC sanatı, minimal sanat gibi tabirlerle de anılır.
Minimalizm, sadeleşme ve basitlik arayışını benimseyen bir akımdır ve kökenleri eski felsefi ve manevi öğretilere dayanır.
Hegel, minimalizmi “Sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik anlayışıdır” şeklinde tanımlamaktadır. Kant ise minimalizmin “Akla, hem de saf akla hitaben sadece saf akıl ile haz alınan bir güzellik” olduğunu belirtmektedir. Minimalizme birçok katkısı olan mimar Ludwig Mie van der Rohe’ye göre minimalizm; fakirlik, yoksunluk, eksiklik değildir, aksine bilinçli bir seçimdir, zor olanı seçmektir, azla çok iş yapmaktır.[1]
Sanat, müzik ve sosyal yaşamda farklı şekillerde kendini gösteren minimalizm, özellikle soyut dışavurumculuğa bir tepki olarak sanatta şekillenmiştir. Sanatta, nesnenin sadece "nesne olma" özelliğini vurgulamayı amaçlar. Sosyal yaşamda ise, günümüz tüketim kültürüne, israfa ve karmaşık yaşam tarzlarına bir karşı duruş olarak ortaya çıkmıştır. Sürdürülebilir ve çevre dostu yaşam tarzlarını teşvik eder. Temelde aşırı tüketimden kaçınmayı, sadelik ve basitliği savunur. Minimalizm, Stoacılardan Budistlere kadar kökeni kadim felsefelere dayanır ve İslam tasavvufi öğretilerinde de kendine yer bulur. Minimalist bir yaşam tarzı, daha az stres, daha fazla özgürlük, düzen, anlamlı ilişkiler, zaman tasarrufu ve üretkenlik gibi avantajlar sağlar.[2][3]